Aile konutu, eşlerin devamlılık arzedecek şekilde şekilde, eşlerin çocukları ile birlikte oturdukları ve TMK'ya göre, eşlerin birlikte seçtikleri, yaşamlarını sürdürdükleri konuttur. Aile konutu eşlerin barınma ihtiyacını karşılayan, aileyi bir arada tutan, ekonomik değerinin yanı sıra manevi değeri de bulunan bir konuttur.
Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.
Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir.
Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir.
Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.
(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2005/16473 E, 2006/799 K, 02.02.2006 T)
Eşlerin, yılın belli dönmelerinde kullandıkları yazlık, yayla evi gibi ikincil ihtiyaçlarını karşılayan konutlar aile konutu sayılmaz. Ancak yurtdışında yaşayan eşlerin, geldiklerinde barınma amacıyla sürekli olarak kullandıkları, Türkiye’deki taşınmaz da aile konutudur. Bu konuda bir uyuşmazlık varsa, taşınmazın aile konutu vasfı taşıyıp taşımadığı mahkemece belirlenir. Bunun için aile konutu tespiti davası açılmalıdır.
Aile konutu şerhi, açıklayıcı nitelikte bir tescildir. Aile konutu şerhinin amacı, aleniyeti sağlayarak, iyi niyetli 3. kişilerin tapuya güven ilkesi gereğince mevcut olan iyiniyetleri bertaraf etmeye yaramaktadır.
Aile konutu şerhi mahkeme kararıyla konulabileceği gibi eşlerden birinin tapu müdürlüğüne giderek başvurması üzerine de konulabilir.
- Aile konutu şerhi evliliğin sona ermesi ile (evliliği sona erdiren neden tarafların boşanması olabileceği gibi, eşlerden birinin vefatı ile de olabilir)
- Aile konutu şerhi konulmasını talep eden eşin talebi ile
Aile konutu olarak kullanılmak üzere kiralanan taşınmazlarda kiracı, eşinin açık rızası olmadıkça kira sözleşmesini feshedemez. Bu rızanın alınması mümkün olmazsa veya eş haklı sebep olmaksızın rızasını vermekten kaçınırsa kiracı, hâkimden bu konuda bir karar vermesini isteyebilir. Kiracı olmayan eşin, kiraya verene bildirimde bulunarak kira sözleşmesinin tarafı sıfatını kazanması hâlinde kiraya veren, fesih bildirimi ile fesih ihtarına bağlı bir ödeme süresini kiracıya ve eşine ayrı ayrı bildirmek zorundad
TMK M. 194 Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.
Taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi varsa; bu şerhe rağmen diğer eşin açık rızası bulunmaksızın satış yapılmışsa bu durumda satış geçerli değildir.
Taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi yoksa satışın geçerli olup olmadığı konusunda, taşınmazı satın alan kişinin durumuna bakılacaktır. Taşınmazı satın alan üçüncü kişi bu taşınmazın aile konutu olduğunu bilerek alması halinde iyiniyetli olduğundan bahsedilemeyeceği için satış geçersiz olur ancak üçüncü kişi aile konutu olduğunu bilmeden tapu kaydına güvenerek iyi niyetle satın almışsa bu satış geçerlidir.
Yargıtay Kararı - 12. HD., E. 2016/16454 K. 2016/17654 T. 23.6.2016
TMK'nun 194. maddesi; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” hükmünü içermektedir. Buna göre, hacizli taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhinin bulunması, cebri satışa engel teşkil etmez.
Yargıtay Kararı - 4. HD., E. 2020/182 K. 2021/7595 T. 26.10.2021
keza yukarıda da belirtildiği üzere taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhinin bulunması, cebri icra yolu ile yapılan icra takibi sonucu satışına engel teşkil etmeyeceği ve diğer eşin rızasına bağlı bir işlem olmadığı dolayısı ile davacıya satış ilanı tebliğ edilse dahi satışı durdurma olanağı bulunmayan davacının zararından da söz edilemeyeceği....
Tapu iptal ve tescil davaları konusu para veya para ile değerlendirilebilen davalar olduğundan nisbi harca tabidir. Harçlar Kanunu’nun 16. maddesinde de belirtmiş olduğu üzere tapu kayıt iptali gibi gayrimenkul aynına ilişkin harçlar gayrimenkul değeri üzerinden hesaplanacaktır. Taşınmazın değerine ilişkin hesaplama keşif yapıldıktan sonra bilirkişi raporu ile hesaplanacaktır. Buna göre çıkacak nispi harç, taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin binde 68/31'inin 1/4 üdür.
Geçerli bir hukuki sebep olmaksızın tapu kütüğüne malik olarak yazılan kişi, taşınmaz üzerindeki zilyetliğini davasız ve aralıksız olarak on yıl süreyle ve iyiniyetle sürdürürse, onun bu yolla kazanmış olduğu mülkiyet hakkına itiraz edilemez.
Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde
değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin
davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Aile Konutuna Dayalı Tapu İptal ve Tescil Davasında görevli mahkeme Aile Mahkemesi, Aile Mahkemesi'nin kurulmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Mahkemesi sıfatıyla bakmakla görevlidir.