Asliye Hukuk Mahkemesi Avukatı

Asliye Hukuk Mahkemesi

Asliye Hukuk Mahkemesi

Samsun Asliye Hukuk Mahkemesi Avukatı

Asliye Hukuk Mahkemesi Hangi Davalarda Görevlidir?

Hukuk mahkemeleri, sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemeleridir. Hukuk mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafî durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur.

Asliye Hukuk Mahkemesi tek hakimi bir mahkeme olup bulunduğu yargı çevresinde kurulması zorunludur. Asliye Hukuk Mahkemeleri genel görevli ve Aile, İş, Kadastro, Tüketici, Ticaret gibi mahkemelerin bulunmadığı yerlerde bu mahkemelerin görev alanına giren dava ve işlere bakmaktadır. 

Ancak genel olarak Asliye Hukuk Mahkemesi'nde en çok görülmekte olan dava ve işler şu şekilde sıralanabilir.

-Tapu İptal ve Tescil Davaları

-Geçit Hakkı ve Haksız El Atmanın Önlenmesi Davaları

-Önalım (Şufa) Hakkından Kaynaklanan Davalar

-Ecrimisil ve Haksız İşgal Davaları

-Miras Hukuku'ndan Kaynaklanan Davalar (Mirastan Mal Kaçırma Davası, Miras Sözleşmesinin İptali Davası, Mirasçılıktan Çıkarma Davası, Mirasta Tenkis Davası, Mirastan Çıkarmanın İptali Davası, Mirasta Vasiyetnamenin İptali Davası)

-Zilyetliğin Korunmasına ve Tesciline İlişkin Davalar

-İsim Değişikliği Davası

-Cinsiyet Değişikliği Davası

-Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası

-İtirazın İptali ve Menfi Tespit Davaları

-Haksız Fiile Dayanan Maddi ve Manevi Tazminat Davaları

-Kamulaştırmasız El Atmanın Önlenmesi Davası

-Kamulaştırmaya İlişkin Tescil ve Kamulaştırmaya Dayalı Bedel Davaları

-Muhdesatın Aidiyeti Davası

-Maddi ve Manevi Tazminat Davaları

-İftira Nedeniyle Manevi Tazminat Davası

-Hakaret Nedeniyle Manevi Tazminat Davası


-Kişi ve Derneklerle İlgili Diğer Davalar

Asliye Hukuk Mahkemeleri'nde Açılacak Davalar Nerede Açılır?

Kanunda genel ve özel yetkili mahkeme düzenlenmiştir. Buna göre aksine bir hüküm bulunmadıkça genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Davalının birden fazla olması halinde yetki Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir. Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalarda yetki Memur, işçi, öğrenci, asker gibi, bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak alacak veya taşınır mal davaları için, orada bulunmaları uzunca bir süre devam edebilecekse, bulundukları yer mahkemesi de yetkilidir. Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması halinde yetki Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir.

Ancak, diğer özel yetki hâlleri saklı kalmak üzere, malvarlığı haklarına ilişkin dava, uyuşmazlık konusu malvarlığı unsurunun bulunduğu yerde de açılabilir.

Sözleşmeden doğan davalarda yetki

Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.

Mirastan doğan davalarda yetki

Aşağıdaki davalarda, ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir:

a) Terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar

b) Terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalar. Terekede bulunan bir mal hakkında açılmak istenen istihkak davası, terekenin yazımı ve tespiti zamanında mal nerede bulunuyorsa, orada da açılabilir.

Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda, mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Taşınmazın aynından doğan davalarda yetki Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. ( İrtifak haklarına ilişkin davalar, üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.  Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir. Karşı davada yetki Kesin yetkinin söz konusu olmadığı hâllerde, asıl davaya bakan mahkeme, karşı davaya bakmaya da yetkilidir.

Sigorta sözleşmelerinden doğan davalarda yetki

Zarar sigortalarından doğan davalar, sigorta, bir taşınmaza veya niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken yahut şart kılınan taşınıra ilişkinse, malın bulunduğu yerde; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse, rizikonun gerçekleştiği yerde de açılabilir. Can sigortalarında, sigorta ettirenin, sigortalının veya lehtarın leh veya aleyhine açılacak davalarda onların yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir. Bu hüküm deniz sigortalarından doğan davalarda uygulanmaz.

Haksız fiilden doğan davalarda yetki

Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

Asliye Hukuk Mahkemesi Görevsizlik veya Yetkisizlik Kararı Verirse Ne Olur?

Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir. Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir. Yani Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik veya yetkisizlik kararı verdiği zaman, dosyayı re'sen ilgili görevli veya yetkili mahkemeye gönderemez. Bunun için tarafların talebi gereklidir. Göreve ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkin olup mahkemece davanın her aşamasında ve re'sen görevsizlik kararı verilir. Ancak kesin yetkinin olmadığı hallerde mahkeme kendiliğinden yetkisizlik kararı veremez, tarafların yetki itirazı yapması gerekir.

Alacak Davalarında Yetkili Mahkeme

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 2021/6894 Esas,  2021/10393 Karar ve 27.09.2021 Tarihli Kararı Dava alacak istemine ilişkindir. Manisa 4. Asliye Hukuk Mahkemesince, HMK’nın 6. maddesindeki "bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir." hükmü ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 89.(eski BK.73) maddesi uyarınca "para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olacağı", dolayısıyla davanın, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabileceği düşünüldüğünde, somut olayda para alacağına ilişkin davada davalının ikametgahının Ankara, davacının Ardahan olduğu ve davalının da süresi içerisinde cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunarak Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyan ettiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesince ise, dosya kapsamında bulunan Manisa Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü'nün 06/02/2020 tarih, 12029699 sayılı yazı cevabının eklerinde yer alan davacının 23/09/2016-16/07/2018 tarihleri arasında Çelik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli iken görev almış olduğu maç listesi incelendiğinde davacının 2016 ve 2017 yıllarında Manisa ilinde yapılan maçlarda görevlendirildiği tespit edildiğinden davanın sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinden HMK'nın 10.maddesi gereğince Manisa mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Ayrıca BK'nın 73.(6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK. 5.11.2003, 2003/13-640-627 sayılı kararı) Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer. Somut olayda 6222 sayılı Kanundan doğan görevlendirme sonucu hakediş alacağına ilişkin davanın Manisa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, 6100 sayılı HMK'nun 6. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralına göre yetkili mahkemenin davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olan Ankara Mahkemeleri olduğu, BK'nın 73.(6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcunun alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerekli olup alacaklı davacının yerleşim yerinin Merkez/Ardahan olduğu, dolayısı ile davacının birden çok mahkemenin yetkili olduğu ve kesin yetki kuralının bulunmadığı bu davada, Manisa İlinde yetkisiz bir mahkemede dava açtığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca seçme hakkı davalıya geçmiş ve davalı vekilince de süresinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunduğu anlaşıldığına göre, uyuşmazlığın Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.

Çocuk Hakkında Koruyucu ve Destekleyici Tedbirlerde Görevli Mahkeme

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 2021/11791 Esas,  2021/13181 Karar ve 15.11.2021 tarihli kararı Dava, 5395 sayılı Kanun gereğince koruyucu ve destekleyici tedbirlerin ugulanması istemine ilişkindir. ...'nce, tedbir talep edilen çocuk ...'ın “... mahallesi 68. Sokak, No: 28, .../...“ adresinde kaldığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. ... Aile Mahkemesince, tedbir talep edilen çocuk ...'ın ... ilçesinde ikamet ettiği, Çocuk Koruma Kanunu'nun 8/1. maddesi gereğince yetkili mahkemenin ... olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. 5395 sayılı Kanun Geçici Madde 1/(4) "Çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde, bu mahkeme kurulup göreve başlayıncaya kadar korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında tedbir kararları görevli aile veya asliye hukuk mahkemelerince alınır" şeklindedir. Çocuk Koruma Kanununa göre verilen Koruyucu ve Destekleyici Tedbir Kararlarının Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 8. madde hükmü

"(1) Çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı; çocuğun anası, babası, vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen çocuğun menfaatleri bakımından kendisinin, ana, baba, vasisi veya birlikte yaşadığı kimselerin bulunduğu yerdeki çocuk hâkimince alınır.

(2) Çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde bu mahkeme kurulup göreve başlayıncaya kadar hakkında kovuşturma başlatılmış olanlar hariç korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında tedbir kararları aile mahkemeleri kurulan yerler bakımından bu mahkemeler, kurulu bulunmayan yerler bakımından asliye hukuk mahkemelerince alınır.

(3) Hakkında kovuşturma başlatılmış olan çocuklar için koruyucu ve destekleyici tedbir kararı kovuşturmanın yapıldığı mahkemece alınır.

(5) Fiilî işlediği sırada oniki yaşından küçük çocuklar ile onbeş yaşını doldurmamış sağır ve dilsizler hakkında mahkemece, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 31. maddesinin birinci fıkrası ile 33. maddesi uyarınca çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir." şeklindedir. 5395 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinin dördüncü fıkrasındaki düzenleme ve Çocuk Koruma Kanununa Göre Verilen Koruyucu ve Destekleyici Tedbir Kararlarının Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesi hükmü de gözetildiğinde Çocuk Koruma Kanununun 5. maddesi uyarınca hükmolunacak tedbir kararlarının çocuk mahkemesi veya hakimince çocuk mahkemesi olmayan yerlerde ise aile mahkemesi veya yoksa asliye hukuk mahkemesince karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 8/1. maddesine göre; “Korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbirler, çocuğun menfaatleri bakımından kendisinin, ana, baba, vasisi veya birlikte yaşadığı kimselerin bulunduğu yerdeki çocuk hâkimince alınır." Aynı maddenin (2.) fıkrasında yer alan hükme göre de: tedbir kararlarının uygulanması, kararı veren hakim veya mahkemece belirli sürelerle incelettirilir. Hâkim veya mahkeme, uygulanan tedbirin sonuçlarını inceleyerek kaldırabilir, süresini uzatabilir veya değiştirebilir T

trafik Kazasından Kaynaklanan Manevi Tazminat Davalarında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 2021/11034 Esas, 2021/12671 Karar ve 08.11.2021 Tarihli Kararı Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi'nce, davanın haksız fiilden kaynaklı davalara bakmak hususunda genel görevli asliye hukuk mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, davalılar vekilince süresinde yetki itirazında bulunularak yetkili mahkemenin Suşehri Mahkemeleri olarak gösterildiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Suşehri Asliye Hukuk Mahkemesi'nce ise, davacılardan ... ve ...'ın yerleşim yerinin ... olduğu, ... yerleşim yeri olarak Gebze Adliyesine bağlı olduğu, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, bu nedenle her birinin yerleşim yeri bakımından ayrı değerlendirme yapmak gerektiği gerekçesiyle davacılar ... ve ... yönünden karşı yetkisizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin birinci fıkrasına göre; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." Yine aynı Kanunun 16. maddesinde ise, "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir." hükmü yer almaktadır. Kesin yetki halinin kuralının bulunmadığı ve birden fazla yetkili mahkemenin bulunduğu hallerde yetkili mahkemeyi seçme hakkı davacıya aittir. Davacı, kesin yetki kuralının bulunmadığı bir davayı yetkisiz bir mahkemede açmışsa, seçme hakkı itiraz eden davalıya geçer, davalının bildirdiği yetkili mahkemede davanın görülmesi gerekir. Somut olayda, kaza ... ili, ... ilçesinde meydana gelmiş, davacılar ... ve ...'ın yerleşim yeri ise .../...’dir. Dolayısı ile, davacının birden çok mahkemenin yetkili olduğu ve kesin yetki kuralının bulunmadığı bu davada, HMK'nın 16. maddesindeki seçimlik hakkını, yerleşim yerinde dava açarak kullanmasının, genel yetki kuralına uygun olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp çözümlenmesi gerekir

Menfi Tespit ve İstirdat Davalarında Yetkili Mahkeme ve Süresi

İçinde Yapılmayan Yetki İtirazı Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2021/8114 Esas, 2021/13147 Karar ve 15/11/2021 Tarihli Kararı Dava, menfi tespit, takibin iptali ve manevi tazminat istemine ilişkindir. ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesince, İcra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında genel yetki kuralının uygulanacağı, İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ise borçlunun, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde ya da alacaklının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde menfi tespit davası açabileceği nazara alındığında davacı borçlunun İcra takibinden sonra açmış olduğu menfi tespit davasında ... Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olacağıdır. Kaldı ki İİK'nın 72/son maddesinde "Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. " şeklinde yetki düzenlemesi yapılmış olup, bu düzenlemede yer alan yetki kurallarına göre anılan yetki kuralı kesin yetki niteliğinde değildir. Davalı Şirket vekili cevap süresi içinde yetki itirazında bulunmuş olduğu ve yetki itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, davalı vekili tarafından süresi içerisinde yetki itirazında bulunulmadığından, geçerli bir yetki itirazı bulunmamakla birlikte, davacı tarafın manevi tazminat talebine ilişkin olarak, mahkemenin herhangi bir yetkisi bulunmamaktadır. Haksız fiilden kaynaklı davalarda yetkili mahkeme genel yetkili davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Bununla birlikte HMK 16. maddesine göre;" MADDE 16- (1) Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir." hükmü gereğince yetkisizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. İcra ve İflas Kanunu’nun 72/son maddesine göre menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının ikametgâhı mahkemesinde de açılabilir. Bu madde hükmüne göre menfi tespit ve istirdat davaları ile ilgili yetki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin değildir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalıya geçer. Her ne kadar davalı vekili tarafından 14.05.2020 tarihli cevap dilekçelerinde yetki itirazında bulunulmuş ise de davalı vekiline dava dilekçesinin 21.04.2020 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Yetki itirazının HMK’nın 19/2. maddesi uyarınca süresinde ve usulüne uygun bir yetki itirazının olmadığı ve usûlüne uygun yetki itirazında bulunulmadığı durumlarda ise davanın ilk açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği (HMK 19/son), bu nedenle ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili mahkeme olduğu anlaşılmaktadır Miras Taksim Sözleşmesinden Kaynaklanan Tapu İptal ve Tescil Davalarında Görevli Mahkeme Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 2021/9356 Esas,  2021/12660 Karar ve 08/11/2021 Tarihli Kararı Dava, miras taksim sözleşmesi gereği tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusu taşınmazın kadastroya bağlandığı tarihde malikinin ...olmadığı, mirasçılar adına miras payları oranında müşterek malik olarak kadastro tutanağı düzenlenerek tapuda her bir malik yönünden payının belirlendiği, sonrasında davalı ...'nin bir kısım hisseyi diğer mirasçılardan satın aldığı ve dava konusu taşınmazın sonuç olarak maliklerinin davacı ve davalı olduğu, davalının bu hali ile miras sebebi ile taksim sözleşmesine göre tapu iptali olmayıp, tapu malikleri arasında ortaklığın giderilmesi davası olduğu, dosyaya sunulan taksim sözleşmesinde imzası bulunan tarafların tümünün malik sıfatlarının bulunmadığı, davacı ve davalı dışındaki mirasçıların hak sahibi olmadıkları, H.M.U.K.unun 8/2 Maddesine göre... Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gereken bir dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Ilgın Sulh Hukuk Mahkemesince ise, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 27/02/2020 tarih 2016/14423 Esas 2020/2371 Karar sayılı bozma ilamına uyulduktan sonra, davanın konusunun mülkiyetin tespiti istemli olduğu, davacının mülkiyetin kendisine ait olduğunun tespitini istediği, mirasçılar arasında geçerli bir miras taksim sözleşmesi yapılmış olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 22/2. maddesinde “İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.” 6100 sayılı HMK'nın 23/2. maddesinde, “Yargıtayca verilen merci tayini kararları ile temyiz incelemesi sonucu kesinleşen göreve ve yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar” hükümlerine yer verilmiştir. Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2037 parsel sayılı taşınmazın tarafların murisi ...'a ait olduğunu, taraflar arasında miras taksim sözleşmesi yapıldığını ve buna göre fiili kullanım oluştuğunu, 2037 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile taksim sözleşmesinde belirtildiği şekilde doğusu çelikler, batısı ..., kuzeyi bahçe, güneyi yol ile çevrili iki katlı kerpiçten yapı binanın tamamı ile ... ile taksim edilen kızlardan kalan bahçenin yarısının davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava ettiği,... Sulh Hukuk Mahkemesince, davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesine karar verildiği, dosyanın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 27/02/2020 tarih 2016/14423 Esas 2020/2371 Karar sayılı ilamı ile “Görev hususu, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gereklidir. Somut olaya gelince; taraflar arasında geçerli bir miras taksim sözleşmesi yapılmış olup davacı tarafından bu taksim sözleşmesine dayalı olarak tescil davasının görevli mahkemede açıldığı, mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın sulh hukuk mahkemesine gönderildiği anlaşılmakla, bu durumda sulh hukuk mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilerek olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılması gerekirken esas hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği,... Sulh Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu özel dairenin kabulündedir. Özel Dairenin onama ve bozma kararının mahkemeleri bağlayıcılığı özelliği vardır. Bu durumda uyuşmazlığın... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davalarında Görevli Mahkeme Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 2021/8473 Esas,  2021/12326 Karar ve 01.11.2021 Tarihli Dava, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36.maddesi kapsamında mükerrer olduğu iddia edilen nüfus kaydının düzeltilmesi/iptali istemine ilişkindir. Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesince, her ne kadar davacı taraf nüfus kayıtlarında mükerrer görünen kaydın silinerek doğrusunun yazılmasını talep etmişse de, Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36.maddesinde düzenlenen yetkili mahkemenin Sandıklı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Sandıklı Asliye Hukuk Mahkemesince ,davacıların dava dilekçesinde bildirdiği ve mernis adresi "Ankara" olmakla davanın davacıların yerleşim yeri adresi olan Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinin 1/a bendine göre nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılması gerekir. Bu yer mahkemesinin yetkisi itiraza tabi olmayıp kamu düzenine ilişkin kesin yetkidir. Dolayısıyla mahkemece itiraz olup olmadığına bakılmaksızın bu husus mahkemece resen gözetilir. Somut olayda davacılar ... ve ...'nın ...in yasal mirasçıları olduğu, Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2018/566 E. sayılı dosya ile ortaklığın giderilmesi davası açtıkları, yapılan yargılama sonucunda Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/1507 E sayılı veraset ilamı ile Alanya 2.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/1079 E. sayılı veraset ilamı arasında mirasçıların hem sayı hem payları oranında çelişki olduğu ve Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/74 E sayılı dosyası ile veraset ilamı arasındaki çelişkinin giderilmesi için dava açtıkları, K..... K......'ın Ankara ili, Gülü ilçesine bekar olarak kayıtlı iken, aynı kişi...adıyla Afyonkarahisar ili, Sandıklı ilçesinde evli olarak kayıtlı olduğu, ayrıca ... adıyla Afyonkarahisar ili, Sandıklı ilçesinde 15/01/2018 tarihinde vefat etmiş olarak kayıtlı olduğu, nüfus kayıtlarındaki K..... K....... , ... ve...olarak görünen şahsın aynı kişi olduğu beyan edilerek mükerrer nüfus kaydının silinerek, doğru kaydının nüfusa tesciline karar verilmesi talep edilmiş olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Sandıklı Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Asliye hukuk mahkemeleri özel hukuk uyuşmazlıklarına bakan görevli özel mahkemedir. Asliye hukuk mahkemelerinin görevi 6100 Sayılı Kanunda şu şekilde tanımlanmıştır. Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. Asliye Hukuk Mahkemeleri; Aile Mahkemeleri'nin görev alanına giren fakat Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde Aile Mahkemesi Sıfatıyla İş Mahkemeleri'nin görev alanına giren fakat İş Mahkemesi bulunmayan yerlerde İş Mahkemesi Sıfatıyla Tüketici Mahkemeleri'nin görev alanına giren fakat Tüketici Mahkemesi bulunmayan yerlerde İş Mahkemesi Sıfatıyla Ticaret Mahkemeleri'nin görev alanına giren fakat Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla Kadastro Mahkemeleri'nin görev alanına giren fakat Kadastro Mahkemesi bulunmayan yerlerde Kadastro Mahkemesi Sıfatıyla bakmakla görevlidir.